Cezayirliyan Yalısı ya da bugünkü Avusturya Büyükelçiliği Yazlık Binası; İstanbul Boğazı’nın Rumeli yakasında Yeniköy Köybaşı Caddesi 44 adresinde. 1885 yılında Hassa Mimarı Mıgırdıç ve Çarkçıyan Kalfa tarafından inşa edilmiştir. Büyüklüğü ve ihtişamı ile adeta bir saray görünümünde olan 3 katlı kagir yalı, neo klasik üsluptadır. Mıgırdıç Cezayirli Haliç üzerinde ilk köprü yaptıran kişidir. Balat ile Hasköy arasında ahşap bir köprü yaptırmıştır. Dönemin Sadrazamı Mustafa Reşit Paşa ile büyük dostluğu sayesinde iyi imkanlara sahip olmuştur. Gümrük Emini Mıgırdıç Cezayirli dönemin ünlü bir sarrafıdır. Reşit Paşa’nın azlinden sonra gücünü kaybetmiş, 1859’da bütün servetine el konulmuştur. Yaşadığı üzücü olaylardan sonra ülkeyi terk eden Mıkırdiç Cezayirli, 1860’da döndüğü İstanbul’da 1861yılında vefat etmiş ve doğduğu semt olan Hasköy’de, Ermeni Mezarlığı’na gömülmüştür.
Mıkırdiç’in serveti elinden alınınca, Cezayirliyan Yalısı’nın inşaatı tamamlanamamış, yapı uzun zaman bu şekilde kalmıştır. 1898’de Sultan II. Abdülhamit, Osmanlı Avusturya dostluğunun bir nişanesi olarak, yalıyı büyükelçilik binası yapılmak üzere Avusturyalılara vermiştir. Yapı I.Dünya Savaşı’ndan önce Avusturya-Macaristan, sonrasında da Avusturya Büyükelçiliği olarak kullanılmış, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanıyla birlikte büyükelçilikler Ankara’ya nakledilince de, Avusturya Büyükelçiliği yazlık ikametgahı olmuştur. Sahilsaray ilk yapıldığında deniz kenarındayken, 1930-1935’deki yol açma çalışmaları sonrasında caddenin gerisinde kalmış, kayıkhanesi de kapatılmıştır. Dört tarafı duvarlarla çevrili bir bahçe içinde yer alan yalı, 750 metrekare yüzölçümüne sahiptir. Müştemilat, ahırlar, arabalık ve mutfak, yapının bahçesinde yer almaktadır. Binanın solundaki kapısından içeri girildiğinde, siyah-beyaz çakıl taşı döşeli avluya girilir. Avlusundaki bir platform üzerinde 1898 tarihi yazmaktadır. Yapının zemin katının altında, binanın hemen hemen yarısından fazlasını kaplayan bir bodrum katı yer alır. Abdülmecid Efendi Köşkü hakkında merak ettikleriniz için blog yazımızı kontrol edebilirsiniz.
Sahilsarayın içinde de, dışında da simetrik bir görünüm hakimdir. Yapının birinci ve ikinci katları, üçüncü kata göre daha yüksek ve daha gösterişlidir. Her kat birbirinden kırık kat silmesiyle ayrılmış, cephe akantüs motifleriyle bezenmiştir. Binanın kütlesel görünümünü hafifletmek amacıyla her katta, her cephede, içeri veya dışarı doğru balkonlara yer verilmiş ve cephelere çok sayıda pencere açılmıştır. Deniz cephesinde yer alan iki köşe salonu pencereleri yarım daire, diğerleri dikdörtgen olup, hepsi kepenklidir.
Giriş katında deniz yönünde, birbirine geçilebilen 5 oda ile güneybatı ve kuzeybatıda birer oda olmak üzere toplam 7 oda bulunur. Sofa, sütunlu kemerleriyle adeta bir manastır havasındadır. İkinci katta deniz cephesinde, ortası sofa olmak üzere, sağda ve solda birbirine geçilebilen ikişer oda yer alır. Bu odaların ortasındaki sofa, ortadaki büyük sofanın denize doğru uzantısı şeklindedir. Ayrıca kuzeybatıda bir oda ve güneybatıda servis mutfağı vardır. Buradan üçüncü kata çıkan mermer merdiven, birinci kattan gelen merdivenin devamı değildir. Üçüncü katta uzun bir sofadan başka, doğu-batı istikametinde uzanan iç sofalar ve bu sofalarda da odalar bulunur. Toplam 10 odanın yer aldığı bu katın yüksekliği 4,5 metredir. Üçüncü kat 1966-1970 yılları arasında leyli okul olarak kullanıldığı için tuvaletler, duşlar, lavabolar da vardır; bu katta. Günümüzde yapı, Avusturya Konsolosluğu’nun verdiği resepsiyonlar, özel toplantılar için kullanılmakta, aynı zamanda Avusturya Kültür Ofisi olarak da hizmet vermektedir.